top of page

FARKINDA OLMALI İNSAN

  • Psk. Nazan Kayran Köse
  • 7 Ağu 2018
  • 4 dakikada okunur

Farkında Olmalı İnsan... Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı. Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen... ……………….. Can Yücel

Farkında olmak/ “farkındalık”, günlük dilde sıkça hepimizin kullandığı bir kelimedir. Geştalt terapideki anlamı ise tüm terapötik süreçte var olan, oluşturulması ve arttırılması için çalışılan, sürece yön vermesi nedeniyle ilk planda özümsenmesi gereken temel bir kavram olarak karşımıza çıkar. Farkındalık bir yaşam şeklidir denilmektedir. Bu nedenle de farkında olmak, kişinin yaşadığının, kim ve nasıl biri olduğunun göstergesidir

“Yaşamanın amacı yaşamaktır, yaşamak ise farkında olmaktır”

Geştalt Yaklaşımına göre “farkına varmak” büyüme ve gelişmenin temelini oluşturur. Farkındalıkları içsel ve çevresel farkındalıklar olarak ayırmak mümkün. İçsel farkındalıklar; duyum, duygu, düşünce, davranış ve isteklerin farkında olmayı içerir. Duyumlar, yani bedende ortaya çıkan hisler davranışlar için bir başlangıç noktası oluşturur. Bu nedenle neyi neden yaptığımızı anlayabilmek, fark edebilmek için öncelikle duyumlarımızın farkına varmamız gerekir.

Ancak bu herkes için çok da kolay bir süreç olmayabilir. Duyumla başlayıp davranışla son bulan silsile karmaşık bir süreç halinde gelişebilir.

Kişinin kalbinde çarpıntı, avuç için terleme, mide bulantısı veya nefes darlığı gibi belirtileri duyumsamasının altında bir duygu vardır mutlaka. Bu nedenle duyguları duyumlardan ayırt etmek ve fark etmek bazen güçleşebilir. Bazen de sadece duygumuzu fark etmemiz yeterli gelmez fark ettiğimiz duyguyu ifade edememek, ya duygularla duyum, düşünce ve davranışlar arasındaki bağlantıları kuramamak bunları kendi içinde ve çevreyle bütünleştirememek sorun yaratabilir.

Bu şekilde davranıyorum çünkü böyle düşünüyorum, böyle düşünüyorum çünkü bunu hissediyorum, bunu hissediyorum çünkü bunu duyumsadım silsilesini sondan başa ya da baştan sona kurabiliyorsak ne mutlu…

Peki, sadece bu silsileyi tamamlamak yeterli gelir mi? Tabi ki hayır. Çünkü isteklerimizin farkındalığı da oldukça önemlidir. İsteklerin farkına varılması, isteklerin elde edilmesi için belki de ilk aşamadır.

Bunun için odaklanılır, harekete geçilir, gerekli kanallara yönlenilir. Öte yandan bir istediğinizin olması bizi geleceğe bağlan bir şeydir. İsteklerimizin farkında olduğumuz zaman onları gerçekleştirmek için motive olur, heyecanlanır harekete geçer yani hayatın içinde olur “yaşarız”. Depresif insanların hiçbir isteklerinin olmaması, geleceği mutsuz ve umutsuz görmeleri bu bilgi ile daha anlam kazanabilir belki zihinlerde. İsteklerimizin farkında olmamak gelişen gelişme ve sonuçları “şansa, tesadüfe” bağlamak kişiyi pasifize eder. Kendi istekleri doğrultusunda seçimlerini yapamayan, ihtiyaçları fark edemeyen kişilerin iç huzursuzlukla birlikte yaşamdan doyum alamama gibi sorunlar yaşaması beklendik olacaktır. Çevresel faktörlerin farkındalığı; Çevresel faktörlerin farkında olabilmek için öncelikle çevreyle temas halinde olunması gerekir. Farkındalık bir deneyimleme biçimidir. Farkındalık; çevrede olup biteni görmek, hissetmek, anlamak, anlamlandırmak, uyanmak, harekete geçmek ve yaşamaktır. Önce kendi içsel farkındalığımızı anladık sonra çevresel faktörlerin farkına vardık o zaman hadi bakalım şimdi UZLAŞMA zamanı… Uzlaşma içsel yaşantılar ile çevresel faktörleri birleştirmesidir. Bu kişinin uyumunu sağlar. Uzlaşma alanı kişinin hayalleri beklentileri, seçimleri, planlarıyla şekillenir. Bazıları kendi duygu, duyum ve isteklerinin farkındadır ancak çok fazla kendine odaklı olmasından veya başkaca sebeplerden çevresel faktörleri fark edemediği taktirde hem kendi ihtiyaçlarını karşılamak içi doğru yolları tercih etmede ve seçimlerinde zorlanacaktır hem de çevreyle uyumunda sorunlar yaşayacaktır. Ya da kendi içsel farkındalıklarını göz ardı ederek çevresel faktörlerin farkındalığında duyarlı olanlar kendi ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için huzursuzluk, mutsuzluk umutsuzluk yaşamaları olasıdır. Kişinin hayalindeki “ben” ile “gerçek yaşamı” uzlaştıramadığı takdirde sadece hayallerinde mutlu olacak gerçek hayatta kendini ruhsuzlaştırıp hayallerinde var edecektir.

Dolayısıyla uzlaşma alanı, hem en çok sorun yaşanan, hem de iyi bir uyum sağladığı taktirde yaşamın daha zengin, daha yaratıcı ve daha keyifli olmasını sağlayan alandır .

Tüm Farkındalıklar Şimdi ve Burada Yaşanır… Farkında Olmalı İnsan... Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı. Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen... ………. Ömür Dediğin Üç Gündür, Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür, O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da Bugündür. Can Yücel

Geştalt yaklaşımında “farkında olma” ve “şimdi ve burada” birbirinden ayrılmaz ikilidir. Şimdi ve burada ile kast edilen geçmişte ne olduğu ya da gelecekte ne olması gerektiği değil, o anda neler olduğunun belirlenmesidir. Farkındalık ancak içinde bulunan anda gerçekleşir(Perls 1973:63;Akt. Daş 2009:50). Geçmiş ve gelecek ancak şimdiki zamanda anlam kazanır. Farkındalık hemen şuan ki deneyimdir. Bir olayı duyularınızın alanı ötesinde tecrübe edemezsiniz veya fark edemezsiniz. Sadece kendi duyularınızın doğrultusunda ilk olarak fark edersiniz. Şuan bulunduğunuz yerde hayal edebilirsiniz. Bu durum şuna benzer Geçmiş zamanı hatırlayabiliriz veya geleceği hayal edip planlayabiliriz ama anımsamalarımız ve planlamalarımız şuan ki zamanda gerçekleşir (Clarkson ve Mackewn 1993:45). Farkında olmak bu kadar önemli iken nasıl oluyor da “nasıl olduğumuzun, nasıl hissettiğimizin, nasıl hissettirdiğimizin, ne istediğimizin, neleri yargıladığımızın, nasıl davrandığımızın ” farkında olamıyoruz.

* Geçmişe saplanıp kaldıysak ya da sadece gelecekle ilgili kaygılar, hayaller, beklentiler ile boğuşuyorsak yani “an”da kalamıyorsak, o an ne hissettiğimizi, nasıl olduğumuz, ne istediğimizi, nasıl elde edeceğimizi, nasıl hissettirdiğimizi fark edemeyiz. * Bedenimize duyarsızlaştıysak bedenimizi dinlemiyorsak bize ne anlatmaya çalıştığını yani duyumlarımızı fark edemeyiz.

* Sadece beden duyumlarımızla ağrımız, sızımız, uyuşmamız, duruşumuzla aşırı ilgileniyor anlatmaya çalıştığı şeyi dinlemiyorsak duygumuzu fark edemeyiz. * Değerlerimiz, değerlendirmelerimiz, geçmiş öğrendiklerimiz, içselleştirdiklerimiz duygularımız ya da isteklerimizle çatışıyorsa ihtiyaçlarımızı fark edemeyiz, * Fark edemezsek seçemeyiz, fark edemezsek, hissedemeyiz, fark edemezsek yolumuzu çizemez önümüzü göremeyiz, fark edemezsek uyum gösteremeyiz. Fark edemezsek yaşadığımızı sanıp aslında daha keyifli daha yaratıcı daha zengin bir yaşamı “yaşayamayız".

Bu kadar basit söylenen ancak bu kadar zorlu bir karmaşayı içinde barındıran bir süreçtir “farkındalık”. Bu nedenle terapide kişinin duyum, duygu ve isteklerinin, çevresel koşullarının ne kadar farkında olup olmadığı, farkındalık geliştirmesine engel olan faktörlerin neler olduğunu, bu faktörlerin hangi değer ya da değerlendirmelerle gelişmiş olabileceğini, neye hizmet ettiklerini danışanla birlikte araştırır farkındalık süreci serüvenine birlikte çıkarız. Biz biliriz ki her farkındalık beraberinde bir seçim yapma sorumluluğunu getirir. Ve seçim yapmanın sorumluluğunu almak kolay bir süreç olmayabilir. Eğer bu süreci tamamlamada zorluk yaşıyorsanız terapiye bekleriz :)


 
 
 

Comments


2018. Bu sitenin tüm hakları gizlidir.

bottom of page