"Anne televizyonu açar mısın?"
- Psk. Nazan Kayran Köse
- 15 Oca 2018
- 4 dakikada okunur
Her evin olmazsa olmazı televizyonun biz yetişkinlerin hayatındaki yeri ve etkisi oldukça fazla. Dolayısıyla, çocuklarımızın hayatında da büyük bir etkiye sahip olmakta. Ancak, özellikle küçük çocukların üzerindeki etkileri çok da masum olamamaktadır. Özelikle bebeklik ve çocukluk çağlarında gelişimlerine olan etkileri büyük. Şimdi bu etkilere fayda ve zararlarına bir bakalım:

Çocuğun Sosyal Gelişimi
0-3 yaş için TV bazı durumlarda ciddi sıkıntıların kaynağı olabilmektedir. Ailelerin sosyo-ekonomik zorlukları , çalışan annelerin durumu , çocuğun-ilgilenilmesi gereken - ek kardeş durumu , anne babaların kendilerine ait sorunları ,yapılması gereken ev işleri , anne babaların sosyoekonomik zorluklardan dolayı ek işlerde çalışmaları , anne babalardan birinin veya ev içerisindeki bireylerden birinin kronik hastalığı , ailelerin kendi psikososyal ihtiyaçları için zaman ayıramaması , anne babaların kendilerinin psikiyatrik sorunları , istenmeyen hamilelik sonucu bebeğin doğmuş olması , çocuğun bedensel bir hastalığının olması ve buna benzer sayacağımız onlarca etken nedeniyle; anne ve babalar çocuklarına yeterince zaman ayırmamakta veya ayıramamaktadırlar. En doğru ifade ayırmayı tercih etmemekteler olacak belki de.
Bu nedenlerden dolayı çocuklarıyla temasları, onların fiziksel ve biyolojik ihtiyaçlarına cevap vermenin ötesine geçememektedir maalesef.

Bu dönemde, çocukların duygusal doyum sağlaması ve onunla her bakımdan ilgilenilmesi, sağlam ve güçlü bir psikolojik yapısının oluşmasına zemin hazırlar. Bu dönem için bebeği okşamak , kucaklamak , onun ile konuşmak , sevildiğini hissettirmek , onun ile oynamak, onun ile birlikte vakit geçirmek , onu gezdirmek, psikomotor ve psikososyal yönünün gelişimine çok büyük katkılarda bulunur. Bebekle birlikte vakit geçirmek , onun insanlar arası ilişkilere yabancılaşmasını engeller ve ilgilenen bakıcısı vasıtasıyla önce karşısındaki bireyi , aile ortamını ve yavaş yavaş sosyal çevresini tanımasına yol açar . Bu bağlanma yoluyla, önce anneyle karşılıklı bir ilişki gelişir. Aslında, bu durum anne karnında başlar ve bebeklik döneminde devam eder. Çocuk bu bakım veren aracılığı ile iletişim geliştirmeye , kendini ifade etmeye , ihtiyaçlarını anlatmaya çalışmaya , kısacası sosyal ortamın gereklerini yaparak yanında ve çevresinde bulunan insanlar ile iletişim ve etkileşim içerisine girmeye başlar.
Çocuk sosyal ortamda iletişimin temel esası konuşma olduğu için konuşmayı öğrenir. İnsanlar tarafından sevilmek için onları anlamak onların duygusal uyarılarına cevap vermek durumundadır. Ayrıca, sosyalleşmek ve iletişim kurmak için etrafındakilerden özellikle de bakım veren kişiden temas almak zorundadır. Bu, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak ( yiyecek , giyecek , temizlik , koruma vb) , onun dertleriyle ilgilenmek , onunla birlikte vakit geçirmek , onu öpmek , okşamak, konuşmak , oynamak vb gibi yapılan girişimler ile çocuğun sevildiğini hissettirerek , onun psikososyal gelişiminin desteklenmesi gerekir. Bu dönemde konuşma , etrafla ilgilenme , sosyal ortamların gereklerini yerine getirme , insanlar ve yaşıtları ile ilgilenme , ihtiyaçlarını insanlara anlatma , insanlara duygusal yakınlık kurma ,cansız varlıklardan çok canlı varlıklar ile ilgilenme gibi bir çok psikososyal faktör çocuklarda bu iletişim ve etkileşim ortamında kendiliğinden meydana gelmeye başlar .
Bütün bunlardan bahsetmemizin nedeni , bizim televizyon meselemizle yakından ilgili olmasından. Çocuk cansız bir varlığın karşısında , duygusal ve sosyal uyarıdan mahrum , sevgiden ve bağlandığı kişiden uzak ,çocuğun konuşmasına , bakışına , gülümsemesine karşılık vermeyen , gönderdiği iletişim ve etkileşim mesajlarına cevap vermeyen, sert , soğuk bir cismin karşısında kaldığında biraz önce saydığımız sosyalleşme, bireyselleşme ve kendiliğinden gelişecek olan psikososyal yönlerden geri kalabilecektir.
Neden küçük çocuklar için bu biraz daha zor bir durum ? Çünkü çocuğun bu sosyal ve duygusal eksikliği telafi edeceği arkadaş ve sosyal ortamı , konuşmak veya vakit geçirmek için gideceği ikinci bir ortam ve bunu telafi edebilecek psikomotor psikososyal yeterliliği henüz gelişmemiştir. Ayrıca alternatif bir gelişim ortamı yoktur. Bu nedenle 0-3 yaşındaki bir bebek/çocuk televizyonun bahsedilen psikososyal etkilerini tolere edemez.
TV karşısında 0-3 yaş arasında aşırı miktarda kalan (günlük 1-2 saatin üzerinde ) çocukta, ailede ve özellikle de bakım veren kişide eşlik eden yukarıda saydığımız diğer etkenler de varsa , sosyal gelişim ve iletişim için gerekli olan fonksiyonların gelişiminde gecikmeler veya yetersizlikler görülebilir. Bu duruma yani iletişim ve etkileşim bozukluğuna yol açabilecek diğer nedenlerin olup olmadığı incelenmelidir. Bütün bu nedenlerden dolayı bebekler için sevgi ,duygusal ilgi ve birlikte geçirilecek vakit yerine çocuğun TV karşısında kalması son derece sakıncalıdır.
Bu dönemde uzun süre çok aşırı miktarda TV karşısında kalan çocuklarda başka hazırlayıcı nedenler yoksa, başka nedenler de eklenerek bazı psikiyatrik tablolar gelişebilir. Bu tür çocuklarda etrafa karşı ilgisizlik , seslenince bakmama , göz kontağı kurmama , insanlara ve yaşıtlarına ilgisizlik , onlarla duygusal ve sosyal iletişime geçmeme , kendi halinde olmaya çalışma , kendi etrafında dönme , sallanma , aşırı derecede cansız nesneler ile ilgilenme , konuşmama , cümle kurmama , iletişim ve etkileşimde problemler , duygusal olarak karşılık verememe vb. bir çok belirti görülebilir. Bu nedenle anne babaların özellikle bu yaş için TV izleme konusunda sınırlamalar ile birlikte durumu yönlendirmeleri , normal psikomotor ve psikososyal gelişim için uygun olur. Aynı zamanda bu yaş içindeki bir bebek veya küçük çocukla, hem anne hem babanın , mümkün olduğunca fazla vakit geçirmesi oyun oynaması , konuşması , sevdiğini belli etmesi , duygusal yakınlık göstermesi, gezmesi , çocuğunun fiziksel bakımını ihmal etmemesi , normal gelişim basamakları konusunda dikkatli olması , diğer çocuklarla etkileşim ve iletişimine zemin hazırlaması , sadece onun için belli zamanlar ayırması , ona masal anlatması vb. bir çok faaliyeti günlük hayat içerisinde yapmaları uygundur.

NE YAPMALI?
Anne baba olarak olumlu bir model olunarak tv’nin esiri olmamalı, çocuğa tv izlemenin dışında da yapılabilecek alternatiflerin olduğu gösterilmeli. • Çocuklar için uygun olmayan programların izlenmek istenmesi durumunda çocuk başka bir etkinliğe yönlendirilmeli • Çocukların tv izleme zamanları günde 1-2 saat ile kısıtlandırılmalı. • Uygun olmayan bir görüntüye savunmasız yakalanmamak için, izlediği programlar denetlenmeli. • Uygun öğeler içermeyen programlara denk gelindiğinde üzerinde konuşularak, doğru olan üzerinde düşündürülmeli ve yönlendirilmelidir • Şiddet konusu konuşularak sonuçları hakkında bilgilendirilmelidir Çocuklara örnek alabileceği, eğitici programlar izletilmelidir • Anne- babaların yalnız kalmak için çocuğu tv başına oturtmaları doğru değildir • Televizyona alternatif olarak aile katılımının olduğu oyunlar ve etkinlikler düzenlenmelidir
• Çocuğun televizyon izlemeyi tek eğlence olarak görmemesi için farklı aktivitelere katılması teşvik edilmelidir
Comments